6-Ankara itilafnamesi uygulanmıyor

Ankara İtilafnamesi’nin imzasından sonra Hatay’daki Fransız baskısında hafif bir değişiklik oldu. 30 Ağustos 1922 zaferinden ve İzmir’de Yunanlıların denize dökülmesinden sonra Fransızlar Hatay’da Türklere daha iyi davranmaya başladılar. Gerçekte değişen bir şey yoktu. Herşey gene Fransız subaylarının emrinde idi. Yalnız terör durmuştu. Ankara İtilafnamesinde yer alan hükümlerin uygulanması için Türkiye 1924 yılından itibaren Fransızları sıkıştırmaya başladı. Bunun üzerine Fransızlar “Müstakil (Bağımsız) İskenderun Sancağı” adlı bir sivil idare kurdular. Sancak meclisi 12 üyeden teşekkül ediyordu. Bunların 5’I Türk, 3’ü Alevi, 2’si Ermeni, 1’i Rum Ortodosk, 1’i de Arap cemaatine mensuptu. Bir nevi İl Genel Meclisi niteliği taşıyan bu kurulun gerçekte hiç yetkisi yoktu. Yasama organı değildi. Kanunlar, Suriyedeki kanunlardı. Memurlar hep Şam’dan atanırdı. Sancak’ta 3 resmi dil vardı: Türkçe, Arapça, Fransızca.. Dileyen bu 3 dilden istediğini kullanabilirdi. Resmi para ise Suriye lirası idi.

İdarenin başına Fransızları temsil eden bir delege atanmıştı. Geri kalan bütün memurlar, başta Mutasarrıf olamak üzere hepsi Şam hükümetince atanmakta idi. Oysa Ankara İtilafnamesi’yle Fransızlar Sancak’ta Türk kültürünün gelişmesi için her türlü tedbiri alacak, bölgede Türk bayrağını andıran özel bir bayrak kullanılacak, memurlar da Sancaktaki nüfus oranına göre atanacaklardı. Fransızlar bunların hiç birine yanaşmadılar. Anlaşma kağıt üzerinde kaldı.

Bölgede garip bir idare sistemi vardı. Örneğin İskenderun ve Kırıkhan’da resmi tatil Pazar, Antakya, Reyhanlı, Yayladağı’nda Cuma günü idi. Sancağın yazlık merkezi Antakya, kışlık merkezi de İskenderun olarak kabul edilmişti. Memur statüsüne de uyulmuyordu. Örneğin İskenderun’da 70 memur vardı, bunların arasında Mustafa Bey adında Osmanlı devrinden kalma çok yaşlı biri hariç, diğer 69 memurun hepsi Türk olmayan kimselerden oluşuyordu. Türkiye’den kaçarak Fransızlara sığınmış olan 150’likler de burada baş belası olmuşlardı. Bunlar Sancağın ötesinde, berisinde bucak müdürü, öğretmen, daire müdürü olarak yetiştirilmiş, işin acısı, Türk olarak hesabımıza geçirilmişlerdir.