32-Yenigün yeniden kapatılıyor ve Humus'a sürgün ediliyoruz

Humus Sürgünleri
(Soldan) Samih Azmi EZER, Vedi Münir KARABAY, Mustafa Rasih BENSAN ve bir dostları

1936 yılının Kasım ayında “Yenigün” gazetesi manda yönetiminin bir kararnamesiyle bir kez daha kapatıldı. Bu arada Fransız Yüce Komiserliği’nin gazete sahibi olarak benim dışımda 4 arkadaşım Vedi Münir Karabay, Samih Azmi Ezer, Mustafa Rasih Bensan ve Kadri Musaloğlu’nun Humus şehrine sürgün olarak gönderilmemizi içeren bir kararname hazırlayacağını gizlice öğrendim. Halep’te Fransız Mesalih-i Hassa idaresinde çalışan bir ajanımız vardı. Aslen Süryani olan, bize zaman zaman bilgi sızdıran ajan, sabaha karşı Suriye topraklarını terketmem için gece geç saatlerde bana haber yolladı. Sürgüne gönderileceğimden ve gazetenin de kapatılacağından habersizdim. Fakat yıllarca kuşkusuz çıkar karşılığı bana gizli gizli hizmet eden ajanın sözüne inanmak zorundaydım. Gecenin ilerlemiş saatlerindeydik. Kimseye ulaşma, görüşme, haberleşme olanağım yoktu. Sık sık Türkiye’ye gidip geldiğim için pasaportum hep hazırdı. Kimseye sezdirmeden sabaha karşı Antakya’dan Halep’e gittim. Sabah saat 6’da Toros ekspresiyle Türkiye’ye hareket ettim. Aynı günün akşamı vardığım Adana’da Halep’teki ajanımızdan bir telgraf aldım. Telgraf tek kelimeydi ve imzasızdı: “Gelmeyiniz..”

Durum ertesi gün Şükrü Balcı’nın Adana’ya gelip bana katılmasıyla aydınlanmıştı. “Yenigün” gazetesi kapatılmış, aralarında benimde bulunduğum 5 kişinin Humus’a sürgün edilmesi hakkındaki karaname de yürürlüğe girmişti. Fransızlar beni aramışlar, Halep’ten Türkiye’ye geçtiğimi öğrenmişlerdi. 4 arkadaşım, Vedi Münir Karabay, Samih Azmi Ezer, Rasih Bensan ve Kadri Mursaloğlu Humus’a sürgüne gönderilmişti. Adana’dan Dörtyol’a geçerek olayların gelişmesini biraz daha yakından izlemeye karar verdim. 15 gün sonra sürgün kararnamesi kaldırıldı. Arkadaşlarım sürgünden döndü. Ben de Antakya’ya geldim.

Hatay Kurtuluş Savaşı’nın sert, çetin bir devresine girmiştik. Türklere baskı giderek yoğunlaşıyordu. Ancak örgütümüz yılmadan çalışıyor, boğuşma bütün şiddetiyle devam ediyordu. “Yenigün” hala kapalı olduğu için sesimizi duyuramıyorduk. O sırada Halep’te haftada 2 gün ve Türkçe olarak “Vahdet” gazetesi yayınlanıyordu. Düşündük, taşındık, Halep’teki “Vahdet” gazetesini günlük çıkarmaya karar verdik. Gazetenin sahibi Nuri Genç ile temas kurarak anlaşmaya vardık.