4-Terör politikası başlıyor

Fransızlar Hatay’da idareyi eline alarak duruma hakim olduktan sonra tamamiyle askeri bir rejim kurdular. Fransa’nın Hatay’a gönderdiği sınırsız yetkiye sahip, “Askeri Hakim” dedikleri, en çok yüzbaşı rütbesindeki bu memurlar, korkunç bir terör idaresi uygulamaya başladılar. Bir çeşit sıkıyönetim olan bu rejim, 4 yıl devam eden 1. Dünya Savaşı süresince açlık, sefalet ve kötü yönetimden bıkmış olan halk üzerinde büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Herkes Fransa’yı kitaplarda şöyle tanıyordu: Dünyaya medeniyet dağıtan, “Hukuk-u Beşer Beyannamesi”ni yayan, insan hak ve özgürlüğüne saygılı, uygar bir devletti Fransa.. Böyle bir idarede herkes rahat ve huzura kavuşacağını umuyordu. Fakat Fransızların ilk yıllarda tuttuğu yol tamamen bunun tersi idi. Her şey sorumsuz bir Fransız subayının iki dudağı arasından çıkacak emre bağlıydı. Astığı astık, kestiği kestik, sınırsız yetki sahibiydi bu subay. Şehrin tanınmış insanları, şunun bunun doğru veya yanlış bir ihbarı üzerine sorgusuz sualsiz Fransız subayının ağzından çıkan bir emirle Kışladaki ahırlara tıkılıyor, bunlar aylarca Afrika’nın yarı vahşi insanlarına bile reva görülmeyen hayvan muamelesine tabi tutuluyorlardı. Halk korku ve dehşet içinde ne yapacağını şaşırmıştı. Akşam evine giden bir Türk, sabahleyin başına ne geleceğini bilemezdi. Kimsede mal ve can güvenliği yoktu.

Fransızlar, Mondoros Mütarekesi’nin verdiği yetkiye dayanarak Hatay’dan sonra önce Adana ve yöresini, daha sonra Antep, Maraş ve Urfa’yı işgal ettiler. Adana’ya 70 bin Ermeni yerleştirildi. İşgalciler girdikleri her yerde terör havası yarattılar. İşgal edilen her yerde ayaklanmalar başladı. İlk olarak Fransızlar Urfa’dan kovuldular. Arkasından Maraş kahramanca bir ayaklanma ile kurtuldu. Antep Türk tarihine şanlı destanlar yazan bir yiğitlikle 10 ay aç, susuz dayandı. Adana ve dolayları da Kuvayi Milliye çetelerinin baskısı altında boğuşmaya devam etti.

Antep’te akıl ve hayalin alamayacağı mahrumiyetler içinde 2 Fransız tümenine karşı kentlerini savunanlar, son kurşunlarını, son dilim ekmeklerini tükettikten sonra teslim olmak zorunda kaldılar. Daha sonra Halep’teki Fransız komutanı General Gouraud’ (Goro)yu Halep Valisi Miri Paşanın başkanlığında bir heyet ziyaret ederek tebrikte bulunmak istemiş, General Gouraud da kendilerine şu ibret dolu mesajı vermişti:

-“Bizi değil, Antep’i kahramanca savunanları tebrik edin. Çünkü tebrike biz değil onlar layıktır.”