1-Antakya'da Arap hükümetinin ilanı

Anılara, 1. Dünya Savaşı sonunda Antakya’da Arap Hükümetinin nasıl ve nerede ilan edildiğini anlatmakla başlıyorum.

1918 yılının ekim ayının sonuna doğru Osmanlı ordusu savaştan yenik çıkmış ve o zaman İtilaf Devletleri adını taşıyan düşmanlarından mütareke isteğinde bulunmuştu. Mondoros Mütarekesi 30 Ekim 1918’de imzalandı. Bu arada yurdun her yöresinde olduğu gibi Hatay’da da bir kaynaşma vardı. Herkes endişe içinde durumun aydınlanmasını merakla beklemekte idi.

Mütarekenin imzasından 3 gün önce 27 Ekim 1918 Pazar günü Kurşunlu Han’da halkın toplanmakta olduğunu gördüm. Benim o zaman dükkanım bu hanın tam karşısında idi. Kalabalık gittikçe arttı. Bir ara Cisirşuğur’dan (Halep-Lazkiye yolunda bir şehir) gelen bir telgraf, hanın içindeki havuzun kenarına çıkan ünlü bir Antakyalı tarafından okundu. 5 kelimeden ibaret olan Arapça telgrafın tercümesi aynen şu idi:

“Müthiş bir kuvvetle tarafınıza geliyorum. Zeki Neccari.”

Telgrafı elinde sallayarak okuyan ünlü kişi, toplanan halka bir de nutuk attı:

“Osmanlı Devleti artık tarihe karışmıştır. Biz burada Arap Hükümetini ilan edersek, gelecek kuvvet bize esir muamelesi yapmaz. Bunu yapmak zorundayız.”

Nutuk alkışlandı ve handaki mağazaların birinden, bir sandığın içinden, önceden hazırlanmış olduğu anlaşılan bir tomar Arap bayrağı çıkarılarak halka dağıtıldı. Yine önceden peylendiği belli olan çığırtkanlar, havuzun kenarına çıkarak Arapça “Yaşasın Haşimi Arap Hükümeti..” diye bağırmaya başladılar. Halk hayret ve şaşkınlık içinde olup bitenleri üzüntüyle izlemekteydi. Handa toplanan kalabalık, başta ellerinde Arap bayrağı taşıyan çığırtkanlar olduğu halde Köşker Pazarı’ndan geçerek tekbir sesleri ve “yaşasın” yaygaraları arasında Köprübaşı’na vardı. Ben, kalabalığın peşine takılmış, olup bitenleri dehşetle izliyordum. Köprübaşındaki bakkallar dükkanlarını kapamış, kalabalığı ayakta endişe ile seyrediyordu. Tertipçilerin ele başlarından ünlü bir başka kişi kalabalığın arasından ortaya fırladı, hemen hepsi küçük esnaf olan dükkan sahiplerine “Ne duruyorsunuz, islamiyeti tahkir eden hükümetin son günüdür. Siz de bize katılın..” diye bağırdı. Esnaf şaşkınlık içinde, sanki mıhlanmış gibi yerinden kıpırdanamıyordu. Kalabalığa katılmadılar. Kalabalık yoluna devam ederek eski Hükümet Konağına vardı. Daireleri işgal ederek Arap Hükümetini kurdular.

Bunun arkasından o zaman İttihad ve Terakki Fırkasına mensup, bir kısmı da devlet memuru olan tanınmış kişilerin evlerinden birer birer toplanarak Hükümet Konağındaki camiin içinde hapse atıldıklarını öğrendik. Bunların yakında idam edilecekleri söyleniyordu.