Tayfur Sökmen'in Selim Çelenk'e mektubu

Tayfur SÖKMEN

31 Temmuz 1972

Aziz Hemşerim Selim Çelenk Bey,

Göndermek zahmetinde bulunduğunuz 23 tarihli dökümanter gazetesini memnuniyetle aldım. Teşekkür ederim. Yazınız ve diğer yazılar yarım asırlık acı ve tatlı hatıraları canlandırdı. Eşsiz Atatürk’ün yüce hizmetleri ve her sınıftan Hataylı kahraman hemşerilerimizin cansiperane mesaileriyle Hatay bugünkü mesut gününe kavuşmuştur. Azizim hemşerim, gazetedeki yazılarınızda bir yanlışlık veya zühul var. “Tayfur Sökmen ile Ankara’ya gittik” diyorsunuz. Ama orada konuştuğumdan bahsetmiyorsunuz. Bu milli davayı yakından takip etmek amacıyla müstakil (bağımsız) mebus yapılan, davanın her noktası üzerinde vazifelendirilen adam Ankara’ya davaya ait bir iş için çağırılıyor, sonra ondan bir şey sorulmuyor. Veya o adam bu hususta bir fikir beyan etmiyor. Buna imkan olmadığına göre, herhalde hatıranızda yanlış kalmıştır. Mesele şöyle cereyan etmişti:

24 Eylül 1936 günü Kadıköy’de komşuluk ettiğimiz Urfa Mebusu Behiç Bey’le akşam üzeri Kadıköy iskelesine indik. Haydarpaşa istasyonu bayraklarla donatılmıştı. Polise sorduk.. “Atatürk’le İsmet Paşa Haydarpaşa’ya gelecekler de onun için bayraklar asılmıştır” dedi. Bir kayıkla Haydarpaşa’ya geçtik. İstasyonda Atatürk’le İsmet Paşa’yı bekliyor idik. Bir hususi vapur iskeleye yanaştı. İsmet Paşa’nın hususi kalem müdürü Vedid Uzgören vapurdan çıktı. Bize doğru geldi. Bana “Bugün sizi Atatürk’le İsmet Paşa görmek istedi. Aradık, bulamadık. Bekleyin” dedi ve trene doğru gitti. Atatürk ve İsmet Paşa vapurdan çıktılar, vapurun önünde vedalaştılar. Atatürk vapura döndü. İsmet Paşa ile Arıkan bizim bulunduğumuz kapı istikametine doğru geldiler. Biz ilerledik. Musafaha (el sıkışma) yaparken “Sökmen haydi Ankara’ya beraber gideceğiz” dedi. Arıkan, Paşa’yı takip etti. Ben de arkalarından yürüdüm. Paşa hususi vagona bindi. Bende mebus kompartımanına bindim. Tren hareket etti. Arıkan geldi. “Paşa’nın ne emirleri vardır” sualime, “Suriye heyeti Paris’ten döndü. Buna dair sizinle görüşecek” deyince, “Bu mühim bir meseledir. Yeni gelmiş arkadaş var. müsade ederlerse ben döneyim, yarın o arkadaşla Ankara’ya gelir, emrlerini telakki ederiz” dedim. “Pendik’te inin, yarın o arkadaşlarla Ankara’ya gelirsiniz” dedi. Pendik’te indim. Eve geldim. Bir gün evvel Antakya’dan geldiğinizi Maşuk Bey’den işitmiş idim. Ferdası günü sizinle buluştum. Vaziyeti anlattım. Akşam treni ile Ankara’ya hareket edildi. Şimdi Akbank olan yer Lozan Palas Oteli idi. Oraya inildi. Saat onda Vedid Bey’e telefon edildi. Onbirde Paşa sizi Hariciyede bakliyecek dedi. Onbirde Hariciyede bulunduk. Numan Bey’in odasında İsmet Paşa, Arıkan, Numan Bey beraberler idi. Bizi kabul ettiler. İsmet İnönü bize hitaben “Suriye Heyeti Paris’ten yeni bir anlaşma ile döndü. Suriye’de de yakında seçim başlayacak. Siz de seçime girersiniz” dedi.

Hemen ben, “Paşam, seçime girmek, iddia ettiğimiz davanın aksine bir hareket olur. Aynı zamanda seçime girsek bile, Fransızlar bize seçimi kazandırmazlar. Üçüncü, kazansak bile, 150 kişinin içinde mebuslarımıza söz söyletmezler..” dedim. Numan Bey, Paşa’dan müsade alarak, “Hayır seçime girmek lazımdır. Zira bizi düvel-I muazzama ile karşı karşıya getirmeyin” dedi. Numan Bey’in bu sözü üzerine siz beni teyid ettiniz.. Numan Bey ısrar etti. Paşa bu defa da Arıkan’dan sordu. “Sen ne diyorsun?” diye. Arıkan bizim iddiamızı haklı bulunca Paşa “O halde seçime girmeyin” dedi. Ve bize müsade etti. Akşam İstanbul’a döndük.

Azizim, hemşerim, takdir buyurursunuz ki, davalar, meseleler nesilden nesile intikal eder. Yanlışlığa mahal kalmaması için dosyamdakini olduğu gibi size aktardım. Zahmet edip dosyanızı ve hatıratınızı bir daha tetkik buyurun. Takdir sizindir. Bu vesile ile selam ve saygılar sunarım.

Azizim, hemşerim.

Tayfur Sökmen