Önsöz

Selim Çelenk'in 1920'li yıllardaki kartviziti

Hatay’ın Kurtuluş Mücadelesi iki bölüme ayrılır. Birinci bölüm silahlı savaş ki bu bölüm silahlı 1. Dünya Savaşını izleyen mütarekenin imzasından sonra 1919 yılının ilk aylarında başlar ve 1921 Sakarya Zaferiyle sona erer. 21 Ekim 1921 tarihinde Fransa ile imzalanan Ankara İtilafnamesi’nden sonra çeteler silahlarını bırakmışlardır. Bu tarihten sonra “Müstakil (Bağımsız) İskenderun Sancağı” adını taşıyan Hatay bölgesi, yarı egemen ve sözde muhtar bir idare altında yaşamaya başlamıştı. Fakat gerçekte her şey, mandater Fransa’nın temsilcilerinin eli altında idi. Suriye’de Suriye Cumhuriyeti, Lazkiye’de Alevi Devleti, Cebel Düruz’da Cebel Düruz Hakimliği vardı. Yani Osmanlı İmparatorluğu zamanında 2 ilden ibaret olan Suriye ve Lübnan’da 5 hükümet ortaya çıkmıştı. Bunlardan Lübnan’ın ayrı parası, ayrı meclisi, ayrı pulu, ayrı bütçesi, Suriye’nin ayrı meclisi, ayrı bütçesi, ayrı pulu vardı. Yani Lazkiye’deki Alevi hükümeti ayrı pul ve ayrı meclis ile ayrı bütçeye sahipti. Cebel Düruz ile İskenderun Sancağı’nda resmi para olarak Suriye Lirası yürürlükteydi. İskenderun ve Lazkiye’nin ayrı meclis ve ayrı bütçeleri bulunuyordu. Suriye ve Lübnan gümrüklerinin geliri Beyrut’taki Fransız Yüce Komiserliğinin emrinde toplanır, bu gelir 5 hükümet arasında nüfus oranına göre paylaştırılırdı. Ancak yukarıda işaret ettiğimiz bu ülkelerde yürütülen işler, Beyrut’taki Yüce Fransız Komiserinin vizesi olmadan işlemezdi. Yani sözde egemen olan bu meclislerden çıkarılan kanunlar hep Yüce Komiserin vizesine bağlıydı. 5 hükümet de birer kukladan başka bir şey değildi. Tek cümle ile, Yüce Komiserin izni olmadan sinek kanadını kıpırdatamazdı.

Genç kuşak Hataylılar bu devreyi pek bilmezler. Babalarından, dedelerinden duydukları yarım yamalak bilgileri vardır. Ben, Ankara İtilafnamesi’nden sonra “pasif direnme” dediğimiz ikinci sürenin başından sonuna kadar, olayların içinde yaşadığım için, özellikle ve daha çok 1928’den Hatay’ın Anayurda katılış tarihine kadar olan sürede gördüğüm, tanık olduğum olayları özet olarak anlatmaya çalışacağım. Bu anılarla Hatay Kurtuluş Tarihine karınca kararınca ışık tutabilirsem, kendimi mutlu sayarım.

Bu anılarda elimden geldiği kadar objektif davranacak, kişilerden, özellikle halen yaşamakta olanların adlarından söz etmeyecek, olayları anlatmakla yetineceğim.

Selim ÇELENK