19-Nüfus cüzdanlarının baskı öyküsü

Basımı olay olan Nüfus Cüzdanı

1931 yılına kadar Hatay’da kullanılan nüfus cüzdanları Türkçe, Arapça, Fransızca olmak üzere 3 dilde hazırlanırdı. Adi bir kağıda basılmış bu önemli belge, sözüm ona kimlik cüzdanı idi.

Yenigün’ün kapalı olduğu bir sırada Sancak yönetimi bir ihale ilanı yayınladı. Örneğine göre 10 bin tane aile cüzdanının basılması, kapalı zarf usülü ile eksiltilmeye konuluyordu. Matbaamız kapalı, mürettipler işsiz bekliyordu. Eksiltme günü ihaleye katılmak için İskenderun’a gittim. Halep ve İskenderun’dan 7 maatbacı ihaleye katılmak için gelmişti. İşin mahiyetini inceden inceye hesapladım, maliyet bedelinin üzerine mürettiplerin bir aylık ücretlerini ekledim. 10 bin tane nüfus cüzdanının 700 lira olarak belirlenen muhammen bedelini yarı fiyatına, yani 350 Suriye lirasına indirerek zarfı komisyona verdim. En ucuz fiyatı öneren ben olduğum için ihale üzerime kalmıştı. Şam’dan gönderilmiş olan cüzdan örneğini aldım. Cüzdan örneği sadece Arapça düzenlenmişti. Hükümet konağının koridorunda Dr. Abdurrahman Melek’le karşılaştım. Yalnız Arapça yazılı olan cüzdan örneğini gösterdim. Sancakta resmi baş dilin Türkçe olması gerekirken nüfus cüzdanlarının yalnız Arapça bastırılmak istendiğini anlattım. Birlikte Delege Duriex’(Düryo)ya gittik, durumu anlatarak nüfus cüzdanlarına resmi dil olan Türkçenin eklenmesi gerektiğini belirttik. Delege bizi haklı gördü, muavini Binbaşı Hugnault’yu benimle birlikte Mutasarrıfa göndererek haklı isteğimizin yerine getirilmesi gerektiğini belirtti. Mutasarrıf ise bu duruma sinirlendi. Sancakta anadilin Arapça olduğunu ileri sürdü. Fakat Binbaşı Hugnault Delegenin kesin emrini bildirince akan sular duruldu. Cüzdana Türkçenin de eklenmesi kabul edildi. Ben elimdeki örneğin Arapça olduğunu anımsatarak Türkçe ve Arapça yazılı yeni bir örnek verilmesini istedim. Mutasarrıf “Siz iki dilde de yazılmış bir örnek düzenleyip getirin, görelim” dedi. Yeni bir örnek düzenledim. Bu örnekte Türkçe başta, Arapça altta idi. Mutasarrıf bunu görünce küplere bindi:

-Burada anadil Arapçadır. Arapça başta, Türkçe altta olacak diye bağırdı. Zorunlu olarak örneği kendisinin istediği şekilde değiştirdim. Yalnız cüzdanın kapak kısmındaki yazının Türkçesi sağ, Arapçası solda yanyana basılmıştı. Mutasarrıf bu örneği kabul ederek altını mühürledi, onaylayıp imzaladı.

Şartname gereğince ay sonunda cüzdanlardan 2.500’ünü Kırıkhan, 2.500’ünü de İskenderun Nüfus Memurluklarına teslim ettim. 5.000 tanesini Antakya Nüfus Müdürlüğüne götürdüm. Nüfus Müdürü Osman adında biriydi. Müdür cüzdanların aslına uygun olmadığı iddiasıyla kabul etmek istemedi. Bu müdür Türkiye’den kaçarak buraya sığınmış, Fransızlara sığınan diğer vatan hainleri gibi mükafat olarak Antakya Nüfus Müdürlüğüne atanmış bir kişiydi.. Antakya’da Kaymakam Zekeriya Bey¹⁷ adında, aslen Şam’ın Kuneytra ilçesi halkından, Osmanlı ordusunda Yarbaylık yapmış bir askerdi. Ona çıktım, Mutasarrıfın onayladığı mühürlü örneği, bizim bastığımız örnekle birlikte masasına koydum, Nüfus Müdürünün cüzdanları almak istemediğini anlattım. Kaymakam örnekleri inceledi, Nüfus Müdürünü çağırttı, onaylı örneğe uygun olan nüfus cüzdanlarının hemen teslim alınmasını emretti. Cüzdanları teslim ettik, paramızı da aldık.

Bu olay, o günlerde İskenderun Sancağında görev yapan sözde Türk olan soysuzların bizlere nasıl zorluk çıkardıklarını ortaya koyan ibret verici örneklerden biridir.

¹⁷ Zekeriya İdris Bey, Antakya’da 4 yıl kadar görev yaptıktan sonra, Antep Valisinin gelişinin hemen ardından Kuneytra’ya nakledilmiş, Mayıs 1934’te Antakya’dan ayrılmıştır.