16-Şükrü Balcı tutuklanıyor

1932 yılının Ağustos ayında Fransızlar “Yenigün” gazetesini kapattılar. Kapatma nedeni, Şükrü Balcı’nın imzasını taşıyan bir yazı idi. O sırada gazetenin sorumlu yazı işleri müdürlüğünü Şükrü Balcı, ben de imtiyaz sahibi sıfatı taşıyordum. “Başbelası hep bu topraktır” başlığını taşıyan yazısında Şükrü Balcı o zaman uygulanan “Aşar” vergisini eleştirmekte, bu yüzden ağır vergi yükü altında ezilen köylüyü savunmakta idi. Durum gerçekten acıklıydı. Çünkü toprak sahibi bir çok köylü, hükümete olan yıllık Aşar vergisi karşılığında topraklarını bedelsiz kiralamak için gazetelere ilanlar vermekte idi.

Fransızlar yazının komünist propagandası olduğunu, köylüyü hükümete karşı isyana teşvik eden bir nitelik taşıdığını ileri sürerek, Şükrü Balcı’yı elleri kelepçeli olarak “Halep Muhtelit Mahkemesi”ne yollamışlardı. ¹¹ O zaman eski Osmanlı devletinden kalma “Kapitülasyonlar” yürürlükteydi. Dava, yabancı uyruklu Fransız hükümetinin temsilcisi tarafından açıldığı için dosya Halep’te Fransızlardan kurulu muhtelit mahkemeye verilmişti. Gazetenin başında yalnız başıma kalmıştım. Ama her ne pahasına olursa olsun, Yenigün’ün yayınına devam edecektik.

Avukat arkadaşları Halep’e yolladık. Şükrü Balcı’nın maddi kefaletle serbest bırakılarak tutuksuz yargılanması için her çareye başvurduk. Bir hafta sonra Halep Muhtelit Mahkemesi 200 Suriye lirası tutarında kefaletle Şükrü Balcı’nın serbest bırakılmasına karar verdi. Ancak elimizde para yoktu. Çünkü gazeteyi büyük sıkıntılar içinde çıkarabiliyorduk. Rahmetli amcam Ömer Çelenk’ten 200 Suriye lirası borç alarak Halep’e gönderdim. Bu suretle Şükrü Balcı serbest bırakıldı. ¹²

Bu münasebetle benim için manevi bakımdan çok değer taşıyan bir anıyı burada tekrarlamadan geçemeyeceğim:

Şükrü Balcı’nın tutuklanarak Halep’e gönderildiğinin ertesi günü sabahleyin gazete idarehanesinde çalışırken elinde okul çantası olan Muhittin Yurdal¹³ adındaki genç odama girdi ve “Şükrü beyi tutuklamışlar. Sizin yalnız kaldığınızı biliyorum. Eğer yararlı olabilirsem okula gitmeyerek yardım etmeye çalışırım” dedi. O zaman lise son sınıfa devam eden, şimdi emekli öğretmen olan bu gencin jesti beni çok duygulandırdı, gözlerim yaşardı.

-Çok teşekkür ederim. Bana yararlı olamazsınız. Siz okulunuza gidin. Ben yalnız başıma işimi başarmaya çalışırım dedim.

Bu genç arkadaşın o zamanki davranışını hiç unutmam. Hala bu olayın etkisi ve heyecanını yaşıyorum.

¹¹ Mehmet Tekin, “Hatay Basın Tarihinden bir yaprak” Güneyde Kültür, sayı 24, (Ağustos 1992), s. 2-4

¹²
Olayla ilgili ayrıntılı bilgi ve Şükrü Balcı’nın yazısının metni için bkz. Hatay Basın Tarihi s. 68-73; Mehmet Tekin, “Hatay Basın Tarihinden Bir Yaprak” Güneyde Kültür, sayı 42 (Ağustos 1992), s. 2-4

¹³ Muhiddin Yurdal, Emekli Biyoloji Öğretmeni. O zamanki soyadı, aile ünvanı olan "Nakib”dir. 1993 yılında vefat etmiştir.